20 Temmuz 2010 Salı

iyi şanslar

Büyütünlere inat; ışıkla güneşi.Varlığına biraz daha yoğunlaşma çabasını, karşısında durup

varlığından şüphe ettiğin insanlara kanıtlama çabası. Varoluşuna diz çök!

Haydi boşver hepsini, bir ayar daha yeter sana bana, sonra nasılsa alkışlar,

ve diz çök!

Bir anda tekrar karış aralarına tamamen onlar olarak, ve aynı şarkıyı mırıldan.

Dünya ile Tanrıyı karşılaştırmaktan vazgeç, halka olup da sonuna varamamaktan farksız.

Emin ol sorduğun sorular cevapsız çocukluğun tek yönlü.

Kavgadan vazgeçmek, evet bilmiyorum. Neresinden başlanır nesi tutulur bilmiyorum.


Fotoğraf: Martin Parr

susturulmuş iniltiler

Bir mum yak, beklemeye başla. Korkma çok sürmez –sürmüyor da, ve izle. Sadece O’nun kendini tükettiğini sanırsın; oysa tükenmenin bir çok yolu vardır. Kendiliğinden tükenme. Koşarken düşmek, içerken kusmak, kırmak, kırılmak vb. hafiftir oysa hepsi, sıradandır çoğunda ben vardır. Şimdi O yok. Ah! en kötüsü de odur. Kırmamıştır, kırılmamıştır, kusturulmuştur, düşürülmüştür. Ve inanç başlar. Yazarken bile kendinden tiksindiren, tükürme isteği doğuran, bütün kötülüklere yormak istediğim, üzerine işemek istediğim inanç. Adalet kelimesine bakın biraz. Kutsal kitabınızda da yazacak Ödül, âdil olanındır diye”. Peki ödül nerde ve dahası O nerde?

Fotoğraf : Martin parr